İslamiyet dışında diğer dinlerde de yılın belli zamanlarında oruç tutulmaktadır. Bu nedenle tüm dünyada oruç ve diyabet ile ilgili çalışmalar yapılmıştır.
Amerika ve Avrupa‘da Diyabet Cemiyetleri son yıllarda oruç ve diyabet yönetimi ile ilgili raporlar yayınlamışlardır. Bu raporlardaki öneriler de dikkate alınarak Türk Endokrin Derneğimizde bu konuda bir rapor yayınlamıştır.
Konuya başlamadan önce şunu belirtmeliyim ki hekiminizin Ramazan’da oruçla ilgili tavsiyeler vermesi sizi oruca teşvik etmeyi amaçlamaz. İbadetini yerine getirmek isteyen bir kişinin sağlıkla ilgili zarar görmesini engellemek için tavsiyelerde bulunur. Orucu tutup tutmama kararını hastanın kendisine aittir.
Oruç tutmayı düşünen şeker hastaları ramazandan 4-8 hafta önce durum değerlendirmesi için doktoruna başvurmalıdır. Ramazan’a 4-8 haftadan daha kısa süre kaldığında yapılan tedavi değişiklikleri orucun ilk günlerinde sorun yaratabileceğinden önerilmez.
Metformin, Pioglitazon, Alfaglukozidaz inhibitörleri ve DPP4-İ kullananlarda kan şeker düzeyleri iyi ise, dehidratasyona (susuzluğa) neden olabilecek eşlik eden hastalık yoksa hastanın mikro/makrovasküler hastalıklara (şekere bağlı böbrek hastalığı kalp hastalığı, sinirlerin tutulmuş olması ya da şekere bağlı göz hastalığı) ilişkin değerlendirmesi yapılmışsa oruç genellikle iyi tolere edilir.
Metformin günde 3 doz alınıyorsa 2 doza geçilir.
GLP-1A kullanımı, Ramazan’da özellikle obez (kilolu-şişman) hastalarda iştahı azaltmak ve kan şekerini düşürmek açısından yararlı olabilir. Ancak ilacın mide–bağırsak sistemine olan yan etki ihtimali nedeni ile en az 4-8 hafta önce başlanması gerekir. Diüretik (idrar söktürücü) kullananlarda ve yaşlılarda SGLT2-İ kullanımı durumunda oruç tutulması hipovolemiyi (susuzluk) arttıracağı için önerilmemektedir. Hipovolemi (susuzluk) riski olmayan hastalarda ise SGLT2-İ tedavisi planlanıyorsa ramazandan 4-8 hafta önce başlanıp aradaki dönemde hasta düzenli takip edilmelidir.
Sabah veya sahurda alınan sülfonilüre grubu ilaçlar akşam-iftar öncesi hipoglisemiye (kan şekeri düşüklüğü) neden olabileceğinden başka bir tedaviye geçilmelidir.
Yüksek doz çoklu ilaç kullanımı ile kan şekeri düzenlenen hastanın bir de sülfonilüre grubu ilaç kullanması daha yüksek risk oluşturmaktadır. Bu hastaların oruç tutması önerilmez. Düşük dozla kan şekeri düzelen hastalar için isesülfonilüre alımını iftar saatine kaydırmak daha iyi olacaktır.
Uzun etkili tek doz insülin kullananlarda oruç tutulabileceğine dair öneriler varsa da insülin kullanan hastanın genel riskleri dikkate alındığında, kılavuz bize bu hastaların oruç tutmamasının daha uygun olacağını belirtmektedir. Ama hastamız oruç tutmakta ısrar ediyorsa insülin uygulamasının iftar saatinde yapılması önerilir. Günde 2-3-4 kez insülin kullanan hastalarda oruç tutulması Türk Endokrin Derneğimizin kılavuzuna göre riskli bulunmakta ve tavsiye edilmemektedir.
Son olarak bazı önerilerde bulunmak gerekirse;
- Oruç kan şekeri düzeninizi bozabilir, bu nedenle düzenli ve her zamankinden daha sık şeker takibi yapılmalıdır.
- Kan şekeri ölçümü ve kan vermek orucu bozmaz.
- Hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) hissi olduğu takdirde hemen parmak ucu kan şekerine bakılmalıdır. Kan şekeri 70 mg/dl den düşük çıkarsa oruca devam etmek hayati riske neden olacağından orucun bozulması gerekir.
- İftar sonrası birdenbire çok fazla yemek yerine öğünler bölünerek tüketilmelidir.
- Yeterince sıvı alınmalıdır.
Doç. Dr. Emine BİNNETOĞLU
İç Hastalıkları Uzmanı